Hepimizin bildiği gibi, 2015 yılı içerisinde, Avrupa 2. Dünya Savaşı'ndan beri hiç tanıklık etmediği kadar büyük bir insani krize tanıklık ediyor. Son bir yıl içerisinde bir milyondan fazla mültecinin, çoğunluğu Suriye, Irak ve diğer çatışma bölgelerinden olmak üzere, Türkiye kapısı üzerinden Avrupa'ya göç ettiğini biliyoruz.
1951 yılında Avrupa Birliği'nin bütün üye ülkeleriyle imzalanmış olan Mültecilerin ve Devletsizlerin Sosyal Statüsü adlı protokol, ne yazık ki pratiğe konulamadı. Sonuç olarak, Avrupa sınırlarına ulaşmak isteyen mülteciler, süreç içerisinde, oldukça zorlu koşullar altında, güvenlikli rotalara erişimleri olmadan ve birçoğu mafyatik oluşumlara başvurmak zorunda kalarak hayatlarını riske etmek durumunda kalıyorlar.
2015 Eylül ayında, Avrupa Birliği üye devletleri 160.000 mültecinin alımı konusunda kota sistemini yürürlülüğe koyacaklarına dair taahhüt verdiler. Ne var ki, yalnızca Türkiye'den gelen mültecilerin sayısı yaklaşık 2.7 milyon civarında.
Bu durum 18 Mart'ta Avrupa Komisyonu'nda beklenmedik ve tartışmalı bir ortam yarattı ve Avrupa Komisyonu Türkiye ile, birçok oluşumun Avrupa Birliği'nin mültecilere, göçmenlere ve en genel çerçevede insan haklarına dair yasal mevzuatını tehlikeye sokacağını düşündüğü bir anlaşma imzaladı.
Biz projemizde, bütün bu karmaşayı resmedebilmek, son zamanlarda yaşanmış olan göçmen krizine dair sosyal farkındalık kazandırmak ve meselenin politik arkaplanı ve 20 Mart 2016 tarihinde Türkiye ile Avrupa Birliği arasında imzalanmış olan kritik anlaşmanın ortaya koyduğu gerçeklikleri de yansıtabileceğimiz bir belgesel çekmek istedik.

Avrupa Birliği'nin Eylül 2015 ile Mart 2016 arasında içinde bulunduğu bu paradigma değişiminin perde arkasındaki sebepler belgeselin irdelediği temel meseleyi oluşturuyor.
Bunun yanında, açıkça DAEŞ tarafından gerçekleştirilmiş olan Paris Katliamı ve çok geçmeden gerçekleşen 22 Mart Brüksel saldırısı, öyle görünüyor ki, yandaş medya kuruluşları tarafından, Avrupa'daki mülteciler ile DAEŞ militanları arasındaki var olmayan bir anlaşmanın bir ürünüymüş gibi aksettiriliyor.
Hal böyleyken, kamuoyu, “öteki”nin sınırlar içerisine kabul edilmesi çoğu zaman “tehlike” anlamına geldiğini söylüyor. Aynı zamanda, dünya liderleri, ulusaşırı sürmekte olan 8 yıldır sürmekte olan politik ve ekonomik krizi göz önünde bulundurduğumuzda, statülerinin “göçmen kabul politikası” yüzünden tehlikeye gireceğine dair korku içindeler.
Radikal sağ partiler bu korkuyu tırmandırırken, sürekli tekrarlanan popülist söylemler ılımlı muhafazakar merkez sağ liderler üzerinde süregiden ekonomik krize çözüm üretme konusunda büyük olumsuz etkilerde bulunuyor.
29 Temmuz ve 8 Ağustos tarihleri arasında çekilmesi planlanan belgesel 6 farklı ülkede gerçekleştirilecek: İspanya, Belçika, Almanya, Fransa, Makedonya, Yunanistan ve Türkiye. Bu süreç içerisinde, meseleye hakim Avrupa liderleriyle, alım politikasını destekleyen/desteklemeyen göçmen uzmanlarıyla görüşerek, bunun yanında, çeşitli mülteci kamplarını, gözaltı merkezlerini, sınır kontrollerini ve bazı politik kurumları ziyarette bulunarak bilgi toplayacağız.

Biz, LaColumna.cat adında bir başlatıcı örgütlenme ile yola koyulan bir grup gazeteci ve görsel-işitsel tasarımcıyız. LaColumna.cat 2013 yılında Association Arsomnia Productions ile Barcelona'dan bir grup Gazetecilik öğrencisinin birleşmesiyle hayata geçirilmiş anti-kapitalist çizgide yayın yapan bir oluşum.
Çıkış noktamızın, en genel çerçevede, dünyanın her yerindeki sosyal ve politik mücadeleleri kayıt altına almak ve bunları politika, jeopolitika, kültür ve göç bağlamlarına oturtarak ele almak olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Hepimiz biliyoruz ki, ana akım medyada mültecilere dair çizilen genel resim, asıl trajediyi mekanikleştiriyor ve tek tipleştiriyor; insanıların bu denli trajik tecrübelerini ve özgün bireyliliklerini yok sayıyor. Toplumsal hafızayı ve insan etiğini yok sayan gerçek dışı bilgiler aracılığıyla, krizin perde arkasında süregiden asıl meseleyi yapay ve örtük bir çerçevede sunuyor. Bu örgütlü medya pratikleri, insanları ve trajedilerini sadece bir sayı kümesine indirgeyen sistemin çarklarını açıkça gözler önüne seriyor.
Hal böyleyken, biz projemizde, yaşanan bu vahşi insani krizin asıl sebebi olan politik, ekonomik ve jeostratejik faktörlere etraflıca değinerek, genel anlamıyla bugünün dünyasında mültecilerin karşılaştığı son meseleleri bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermeyi ve bunları çeşitli dinamikler etrafında eleştirerek görünürlüklerini sürekli kılmayı amaçlıyoruz.

38 gün boyunca, biz 2 gazeteci, 1 yönetmen, 2 kameraman, 1 yapımcı olarak 6 kişilik grubumuzla Avrupa'yı ve Türkiye'nin güneyini özellikle güneydoğusuna yolculuk edeceğiz.
Bunun için ufak bir kitle fonlamasına ihtiyaç duyduk çünkü bağışlar özellikle belgeselin üretim sürecinde oluşacak olan kaçınılmaz masraflar için oldukça zaruri.
Fakat, belgeselin getirisinin 30.000den az yahut 30.000 euro civarında olmasu durumunda, elde edilen paranın tamamı Af Örgütü'ne, Doctors Without Borders'a, ve de göçmenler ve mülteciler için bazı insanı yardım kampanyaları yapan bağımsız küçük organizasyonlara verilecek.
Eğer biriktirilen miktar 30.000'i aşarsa, elde edilen fazladan paranın %50si yine sözü edilen örgütlere bağışlanmak üzere, kalan yarısı yapımcılara dağıtılacak.
Amacımız, ekibimizin bir kısmı Amerika'dan dahil olacağı için, İspanya'nın yanında, bağış çağrısını Amerika'daki gönüllülere de duyurmak.
Belgeselin çekiminden önceyse, lojistik olarak, bağışların bir kısmı seyahat masrafları (yeme, içme, barınma, araba kirası, şehir içi ve şehirlerarası tren, bot, uçak, metro biletleri vs.) için kullanılacak. Bunun yanında, beklenmedik masraflar da dahil olmak üzere, Yunanca, Türkçe, Arapça ve Almanca tercümanlık ve bunun için gerekli materyaller için gerekli bütçe için de kullanılacak.
Toplamda, bütün masraflar dahil kiş başına 1600 euro harcama olacağını saptadık. Hiçbir ekip üyesi hiçbir şekilde herhangi bir gelir elde etmeyeceği için, 1600 euronun tamamı yalnızca basit ve zaruri ihtiyaçlar için harcanacak.
Bağışların ikinci kısmı, belgeselin çekimi için, bütün yapım aşamaları dahil, gerekli teknik masrafların toplamda 12.000ya mal olacağını saptadık. Görüntüler, 2 farklı üniteye yerleştirilecek olan iki 4K video kamera ile, ve Ege Denizi üzerinden çekim yapabilmek için kullanılacak olan 1 drone ile çekilecek olup, aynı zamanda, daha ufak çapta bir dijital sistem de şartların gerektirdiği ölçüde kullanılmak üzere çekim bölgelerinde bulundurulacak.
Sistem, çeşitli kamera aksesuarları, lensler, film çekimine uygun LED lambalar, ünidireksiyonel mikrofonlar, ses kayıt cihazları vs. gibi materyalleri içeriyor.
Bağışın kalan üçüncü kısmı ise arşiv materyallerinin stoğu ve dağıtımı için listelenen masraflara ayrılacak.
DİĞER KATKI VE ÖDÜLLERE DAİR
Sponsorlar tarafından verilecek olan katkı ve ödüller herbiri tarafından yapılacak olan katkıya göre değişiyor. Yolculuk fotoğrafları kitap şeklinde bastırıldıktan sonra, Ekim ayı boyunca iletilecek olup, belgeselin tamamı Barcelona'ya Şubat'ın ikinci haftasında, Los Angeles'a ise aynı zaman diliminde mail yoluyla iletilecek. Belgesel yayına sokulduktan sonra, kitap ve orijinal DVDler ve belgeselin online versiyonu da kamuoyuna sunulacak.
Ayrıca çeşitli fotoğraflar, alıntılar, kısa röportajlar, ve gündeme dair geniş çapta bilgi içerecek olan ve de seyahat günlüğü şeklinde hazırlanacak olacak olan kitaba başka kanallardan ulaşmak mümkün olacak. Kitap ayrıca belgeselde gösterilmeyen, çekim süreci boyunca yaşanan dikkat çekici anları ve tecrübeleri de içerecek.

TAKVİM
Asıl çekim, 29 Haziran ve 8 Ağustos arasında, daha önce de söylediğimiz gibi 6 farklı ülkede gerçekleştirilecek.
Projeyi 19-29 Ocak 2017 tarihleri arasında yapılacak olan Sundance Film Festivali'nin resmi seçmeleri için sunmayı temenni ediyoruz ve festivalin düzenlediği uluslararası kategoride yer alabilmemiz için en geç 26 Eylül'de başvurmamız gerekiyor. Bu yüzden aynı zaman aralığında, Barcelona'daki ekip arkadaşlarımız belgeselin tamamlanan kısımlarının montajını ve düzenlemesini yapacak.
Belgeselin Sundance Film Festivali'nde gösterimi yapıldıktan sonra, Şubat ayı boyunca belgesele ve bilhassa meseleye dair çeşitli etkinlikler ve dayanışma günleri düzenlemeyi planlıyoruz.
Belgeselin prömiyeri Şubat ayında Barcelona ve Los Angeles'ta aynı anda gösterilecek.
Facebook ve twitter sayfamız
Facebook de laColumna.cat
Twitter de laColumna.cat
Photos by Maria Contreras Coll
4 comments
If you are already a sponsor, please Log in to comment.
[email protected]
Author
Gràcies! Ja ho hem modificat.
Lis Costa
No és una pregunta... El títol en català també conté dos errors: 1- Turquia no porta accent i 2- És "els refugiats" (no "als refugiats"). Tant de bo el tireu endavant!
[email protected]
Author
Tienes toda la razón. Corregido, gracias por señalarlo!
John Rynne
Por favor, al menos que el título esté bien en inglés. La pregunta tendría que ser "Why does Europe reject refugees?
En inglés, una pregunta utiliza una estructura distinta de la afirmación. No basta con colgarle un interrogante al final.